bir seçim akşamı dramı

1 Kasım seçim sonuçlarını çalıştığım radyo (Köln Radyosu) için AKP İstanbul İl Başkanlığı’nda izledim. Haziran seçimlerinde de aynı amaçla, aynı binadaydım. Ama beş ay önce sorularınız karşısında öfkelenmeye hazır, stresli bir basın sorumlusu yerine, kaçamak cevaplar vermeyen, özgüveni gelişmiş bir adam vardı. Kavurmalı sandviçler paketlenmişti gazeteciler için, çay, meyve suyu, kurabiyeler vardı ikramlar arasında, rahat bir çalışma ortamı hazırlanmıştı. Kısaca sanki kazanacağını önceden bilenin ve gücü elinde tutanın özgüveni hâkimdi binaya.
Sonra sonuçlar geldi, yavaş yavaş oturduğumuz salon ve binanın önü doldu, sakin ve temkinli sevinçlerin yerini büyük alkışlar aldı. Sloganlar atıldı, Cumhurbaşkanı Erdoğan anıldı sıkça, Filistin’den Somali’ye acılı bir coğrafya adına AKP’nin zaferi kutlandı. Şarkılar söylendi, bayraklar sallandı, sık sık tekbir getirildi.
İşimi bitirmiş, kalabalığın arasından sıyrılmaya çalışırken daha çok kadınlara baktım: Türbanlıları da vardı, kara çarşaflıları da. Ama en çok daracık kot pantolonlu kızlara şaşırdım. Şaşıra şaşıra, caddede trafiği felce uğratmış otomobilleri, lüks araçların pencerelerinden bayraklarla dışarıya sarkmış gençleri geçtim. Vay be, dedim kendi kendime, bizim adalete, bizim insanlığa, hakkaniyete dair beklentilerimiz bir kitlenin küfrüymüş meğer.
Kaçmalıydım oradan ama yollar tıkalıydı, bir araç bulsam bile eve varmam saatleri alırdı. Önünden geçtiğim benzinliğin çalışanları otobüslerin geçtiği başka bir caddenin yolunu tarif ettiler. Bir sokağa girdim ve tırmanmaya başladım. Sokak ben yürüdükçe daralıyor, dikleşiyor ve kararıyordu. Yorulup tıkandıkça duruyor, aşağıdan gelen sesleri dinliyor, evlere bakıyordum. Çılgın gürültünün yanında nasıl da sessiz ve sakindi evler, ışıkları nasıl da cılız. Bir bahçeye bir evin böyle bir ışığı vurmuş, bir kedi pencerenin denizliğinde uyukluyordu umursamazca. Bir evin balkon kapısına tutunmuş olan yaşlı bir kadın seslere kulak kabartmış, boşluğa bakıyordu. Devam ettim yürümeye, sonunda bir tepeye vardım. Dönüp arkama baktığımda içinden çıktığım cadde görülmez olmuştu. Dik bir yamaçtan evler ve çatılar üst üste, yığıla yığıla koyu denize doğru iniyordu. Birden biraz önce balkon kapısında gördüğüm yaşlı kadının burada sürmüş ömrünü bilmiş, dahası bunu güzel bir edebiyat metninde okumuşum gibi hissettim. Zar zor işitilen kitlenin taşkın sevinci önemini yitirdi o an.
Evet, 1 Kasım seçimlerini böyle yaşadım ben. Kalbimiz kırıldı biliyorum, ama tutunacağımız yeri de biliyorum sanki.

https://www.facebook.com/menekse.toprak