Takıntılı aşk, yalnızlık, içedönüklük, cinnet, sanrılar, pişmanlıklar, arayışlar arasında yol alan öykülerde, çocuk kahramanlar da yetişkinler kadar paylarını alıyorlar hayattan…
“Kendini karakalem desenlerle çizilmiş, ışığı pastel beyaz bir renkten ibaret bahçede buluyor nihayet. İnsanlar hareket halindeler burada.
Favorileri çenesine dek inen genç bir adamla göz göze geliyor. Baba, baba!
diye sesleniyor adama. Ama insan babasından daha yaşlı olur mu? Hayır, bu babası değil, her gün kahveye gelen o güzel yüzlü, sıcak, ama sıkkın bakışlı delikanlı… Delikanlı yaklaşıyor. Uzanıp elini tutuyor. Burası, bizim eğlence bahçemiz, herkes burada. Gel, sen de eğlen! Genç bir kadın, böyle tek başına bir odaya kapanıp geçmişle, başkalarının yaşamıyla uğraşmamalı…
Sağlıklı değil, hasta eder bunlar insanı. Gir insanların arasına, eğlen!”