Okuduğum Kitaplar Metin Celal, Cumhuriyet Kitap, 27 Aralık 2011
2011’den Kalanlar
Her yıl daha çok ve çeşitli kitap basılıyor. Bandrol satış rakamlarına ve ISBN kayıtlarına bakarsak da 2011’de hem üretilen kitap adedi hem de başlık sayısı açısından rekorlar kırıldığını söyleyebilirim. Yayımlanan kitap çeşidi 40.000’e doğru gidiyor. Bunların önemli bir bölümünü de kültür, sanat ve edebiyat kitapları oluşturuyor. Bu kitapların tümünü okumak bir yana Cumhuriyet Kitap gibi haftalık bir yayında bile tanıtmak mümkün değil.
METİN CELÂL
Her sene artan bir kitap enflasyonu yaşıyoruz. On binlerce kitabın arasından ancak birkaç yüzüne ulaşabilmemiz, en çok 100-150’sini de okuyabilmemiz mümkün. Hakkında yazabildiklerimiz ise çok daha az. Birçok önemli ve güzel kitabın sözünü edemeden yıl geçiveriyor. Bu yazıda yıl içinde okuyup da yazılarımda sözünü edemediğim o iyi kitapları anmaya çalışacağım.
ROMANDA İLK ON BİR
Roman hâkim tür olarak 2011’de de yeni bir rekor kırdı ve 700’e yakın roman yayımlandı. (Ömer Türkeş’in kayıtlarına göre kasım başı itibarıyla 628 roman yayımlanmış.) Yine çok satanlar listelerinde edebiyat olarak sadece romanlar yer aldı. Öykü ya da şiir kitapları çok satsalar da listeler de yer bulamadı. Böylelikle şiir ve öykü kitaplarının nadir de olsa çok okundukların da bile okuru cezbeden ‘çoksatar’ payesine layık görülmediklerini bir kez daha anladık. Çoksatan listeleri doğru bilgi vermek için değil pazarlamanın bir parçası olarak çoksatanları daha çok sattırmak için bir araç görevini sürdürdü.
Elif Şafak’ın İskender (Doğan Kitap), Zülfü Livaneli’nin Serenad (Doğan Kitap), Sinan Yağmur’un Aşkın Gözyaşları 2 ve 3 (Karatay), İnci Aral’ın Şarkını Söylediğin Zaman (Kırmızı Kedi), İskender Pala’nın Od (Kapı yay.), Canan Tan’ın İz (Altın Kitaplar), Nermin Bezmen’in Şeytanın İflası (Doğan Kitap) ve Ayşe Kulin’in Gizli Anların Yolcusu (Everest), çoksatan listelerinden hatırladığımız romanlar.
2011’de yine dünya edebiyatından birçok önemli yapıt Türkçede yayımlandı. ‘Müzik kurallarına göre yazılmış şiirsel bir düzyazı’ olarak tanıtılan Andrey Belıy’in Senfoniler’inde (Yapı Kredi) konuları birbirinden farklı dört anlatıda ölüm-ölümsüzlük, zaman-zamansızlık, Doğu-Batı, gece-gündüz, iyilik-kötülük gibi karşıtlıklar ele alınıyordu. Javier Marias’ın başyapıtı sayılan Yarınki Yüzün’ün ikinci cildi Dans ve Rüya’da (Metis) İngiliz Gizli Servisi’nde görevli Jaime Deza’nın çevresinde olup bitenleri en ince ayrıntısına dek gözlemleyip belleğine kaydederken bir yanda da bu gözlemlerinin geçmişinden çağrıştırdıklarını hatırlaması, onlarla hesaplamaya girişmesi zor ama sürükleyici ve edebi tad veren bir şölendi. Philiph Roth yine bir ustalık dönemi ürünüyle Türk okurla buluştu. İnsan Lekesi’nde (Ayrıntı) ırkçı damgası vurularak karalanan bit profesörün yaşadıkları üzerinden 1990’ların Amerikan toplumunu sorguluyordu Roth. Afrika edebiyatının ilk modern yapıtı sayılan Afrikalı Çocuk’da (Özgür) Camara Laye Yukarı Gine’de Malinke kabilesinde geçen çocukluk ve ergenlik çağlarını anne-çocuk ilişkisindeki tinselliği vurgulayarak oldukça akıcı bir dille anlatıyordu. Umberto Eco, tamamen belgelere dayalı olduğunu belirttiği Prag Mezarlığı’nda (Doğan Kitap) Hitler’in Yahudi Soykırımının gerekçesini oluşturduğu iddia edilen Siyon Bilgileri’nin Protokolleri’nin yazılış öyküsünü iç içe geçmiş kişilikleri ikili ve de biraz yorucu, zorlayıcı bir biçimde anlatıyordu. Horacio Castellanos Moya’nın Aynadaki Dişi Şeytan’ında (Sel) en yakın arkadaşının sebebsiz yere öldürülmesinden etkilenen kadın kahramanın cinayeti kimlerin işlediğini bulmaya çalışırken kendiyle girdiği monologları okuduk.
Nahid Sırrı Örik’in bir gazino üvertürünün kumpanya yıldızı olması ekseninde ışıltılı sahnelerin ardında neler yaşandığını anlattığı Turnede Bir Artist Öldürüldü (Oğlak), Sevinç Çokum’un İpekyolu ticaretinin son temsilcilerinden, Güneydoğulu bir çerçi ailesini anlattığı Lacivert Taşı (Kapı), Sibel Oral’ın acılarla dolu hayatlara ayna tuttuğu şiirsel anlatımıyla dikkati çeken Zayi’si (Turkuvaz), Irmak Zileli’nin 12 Eylül darbesi sonrasındaki yaşamı siyasi bir anne ve babanın kızlarının gözünden anlattığı otobiyografik ögeler taşıyan ilk romanı Eşik (Remzi Kitabevi), Serhan Ergin’in 80 sonrasının siyasi ortamında saplantılı bir aşk hikâyesi ekseninde arkadaşlığın, dostluğun, değer yargılarının sorgulayan ilk romanı Yürek Tutsağı (Everest), Kemal Varol’un ‘Batıdan Diyarbakır’a uzanan demiryolu hattında konuşlanmış hayali Arkanya kasabasından masalsı hikâyeler anlat’tığı kin, öfke ve düşmanlık gibi temel kavramları ele aldığı ilk romanı Jar (Sel), Barış Andırınlı’nın taşradan gelip arızalı bir aşkın ortasına düşen yalnız bir gencin hastalıklı bir tutkuya kapılmasını anlattığı ilk romanı Kopoy (Hayy) okuyup da yazmaya fırsat bulamadığım romanlardı.
Dünya edebiyatından iyi örnekler yayımlamasıyla tanınan Ayrıntı Yayınları, çoksatanı değil kaliteliyi sunmayı amaçlayan ‘Türkçe Edebiyat’ dizisini başlattı ve arka arkaya okunmaya değer romanlar yayımladı. Hüseyin Kıran’ın kendine has şiirsel anlatımıyla ‘karanlığın, tiksindirici olanın izini sürdüğü’ Gecegiden’i, İstanbul’un asude semtlerinin birindeki bir parkta herkesin gözü önünde işlenen bir cinayetin izini süren Nihan Taştekin’in Zeval’i, Ayten Kaya Görgün’ün köyden kente göçenlerin öyküsünü 80’li yılların Ankara’sının gecekondu mahallelerindeki yaşamlarıyla işlediği Arıza Babaların Çatlak Kızları dizinin ilk romanlarıydı. Ayrıntı’nın dizisinin sadece romanla sınırlı kalmayacağını umuyoruz.
Sadık Yalsızuçanlar’ın Vefa Apartmanı (Timaş), Haldun Çubukçu’nun Allahın Adamı (Doğan Kitap), Markar Esayan’ın Jerusalem’i (Timaş), Ali Teoman’ın genç yaşta ölümünden sonra yayımlanan Gecenin Atları (Yapı Kredi), İsmail Güzelsoy’un Çıt’ı (Mephisto) ve Derviş Şentekin’in Beş Parasızdım ve Kadın Çok Güzeldi’si >(Kırmızı Kedi) eleştirilerden dikkatimi çeken ama bir türlü okumaya fırsat bulamadığım romanlardı.
Keyifle, merakla, okuduğum, tartıştığım 2011’in ilk on birine gelince; 1. Leyla Erbil’in insanlık tarihinin karanlık yanlarını, insanın insana yaptığı kötülüklerin öyküsünü mitolojiden günümüze kadar uzanarak hatırlattığı ve diliyle, anlatımıyla, sorun ettiği konularla usta işi bir anlatı olan Kalan (İş Bankası). 2. İbrahim Yıldırım’ın içine ölüm de karışan ‘ebedi aşk’ı, aşkın saplantıya dönüşümünü 70’li yılların sokağa taşan siyasi karanlığında işlediği içiçe geçen metinlerle gelişen Her Cumartesi Rüya >(Doğan Kitap). 3. Burhan Sönmez’in çeşitli zamanlardan, çeşitli coğrafyalardan, duygulardan sürgünlerin öykülerini ince ve sık bağlarla birbirine bağlayan, kısa cümlelerle arı bir dille masalsı bir anlatım oluşturduğu Masumlar (İletişim).
4. Hüsnü Arkan’ın Türkiye tarihini, darbelerin, özellikle 12 Eylül’ün yüreklerde açtığı yaraları, yasak ya da kırık aşk hikâyelerini tamamladığı bir atmosferde, mektuplarla, günlüklerle gelişen, farklı ağızlardan anlattığı Mino’nun Siyah Gülü (Kırmızı Kedi). 5. Barış Bıçakçı’nın bir yazar adayının ilk romanının basılıp basılmayacağının cevabını yayınevinden beklerken kendi kendisiyle giriştiği hesaplaşmayı konu alan Sinek Isırıklarının Müellifi (İletişim). 6. Menekşe Toprak’ın bir günlük bir zaman dilimi içinde Türkiye’den Almanya’ya göçmüş bir aileyi ve iletişimsizlik, parçalanmışlık, yurtsuzluk, yalnızlık gibi bireysel sorunları öyküye yakın bir dille anlattığı Temmuz Çocukları (Yapı Kredi). 7. Ayhan Geçgin’in neredeyse hiçkimseyle ilişki kurmadan eve kapanıp yaşayan bir gencin babaannesinin ölümü üzerine, onu gömmek üzere Tunceli yakınlarına gidişi ile başına gelenlerden yola çıkıp Kürt sorununa da farklı bir açıdan yaklaştığı Son Adım (Metis). 8. Nilüfer Kuyaş’ın 70’li yılların sonunda, siyasi olayların yoğun olduğu günlerde bir çok genç ölümden ve polisten kaçarken kendinden kaçmak için uzun bir hesaplaşmaya girişen genç bir kadının öyküsünü anlattığı Adadaki Ev (Can). 9. Mehmet Eroğlu’nun kendi dünyanıza ait olmayan birisine inançlarınızdan, yaşam tarzınızdan hatta geleceğinizden vazgeçmek pahasına âşık olabileceğinizi ama sevemeyeceğinizi, aşk evliliğe dönüşünce inancın, yaşam tarzının ağır basacağını anlattığı Emine (Agora Kitaplığı). 10. Selçuk Altun’un Anadolu’ya bir de Bizans’ı katarak bakmak gerektiğini düşündüren, sade ve akıcı anlatımıyla hızla okunurken edebi tadı da ihmal etmeyen Bizans Sultanı (Sel). >11. Murathan Mungan’ın dünyanın kadim zamanlarını andıran ‘Yerküre’ adlı bir gezegende hemen hepsi şair olan kahramanlar arasında geçen, yoğun, havasına girmek pek kolay olmayan anlatısı Şairin Romanı (Metis).
ÖYKÜ
Dünya yayıncılığı edebiyat denince sadece romanı anladığı için çok az öykü kitabı yayımlanıyor, çeviri öykü de buna bağlı olarak az. Efsane yazar Roberto Bolano’nun Kayıp Orospular’ı (Metis), Zadie Smith’in derlediği Amerika’nın Yanık Çocukları (Everest), tüm dünyada okunan İsrailli genç yazar Etgar Keret’in Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü (Siren) çeviri öykü kitaplarından sayabileceklerim.
Ferit Edgü’nün 620 sayfalık tek cilddeki toplu öyküler kitabı Leş (Sel) Fatih Özgüven’in yazmak istemiş de yazamamışların öykülerini anlattığı Hep Yazmak İsteyenlerin Hikâyeleri (Metis), Hatice Meryem’in annelik hallerini anlattığı Aklımdaki Yılan (İletişim), Ayşegül Çelik’in dosya olarak Yunus NadiÖdülü’nü kazanan Kağıt Gemi’si (Yapı Kredi), Behçet Çelik’in Diken Ucu (Can), kendine has dili ve anlatımıyla ustalık yolunda ilerleyen Ahmet Büke’nin Kumrunun Gördüğü (Can), Kerem Işık’ın ‘yaşam acemisi’ kahramanların öykülerinden oluşan Aslında Cennet de Yok (Yapı Kredi), Birsen Ferahlı’nın ‘hüzün tortusu bırakan’ öykülerinden oluşan ilk kitabı O Yaz’ (Yapı Kredi) bu yılın bende iz eden öykü kitaplarıydı.
ŞİİR
Çok şiir kitabı yayımlanıyor, çok azı kitapçılara ulaşıyor ve ancak birkaç tanesi okurun beğenisini kazanıyor. Bu yıllardır değişmeyen bir olgu. Refik Dubaş’ın, geçen yıl kaybettiğimiz Süha Tuğtepe’nin ve Özdemir İnce’nin toplu şiirleri ve Enis Batur’un Doğu-Batı Divanı III’ü Kırmızı’dan çıktı. İş Bankası Kayıp Şairler dizisine Suat Taşer’in Evrende Ellerimiz ve Suphi Taşan’ın Kilometre Taşları’nı kattı ve Can Yücel’in bütün eserlerini yayınlamaya başladı. Turgut Uyar’ın kitaplarına girmemiş şiirlerinden oluşan Yitiksiz (Yapı Kredi), Güven Turan’ın Dönüş’ü (Yapı Kredi), Ahmet Telli’nin yedi yıl aradan sonra çıkan Nida’sı (Everest), Haydar Ergülen’in mektuplardan, zarflardan yola çıkan şiirleri Zarf (Kırmızı Kedi), küçük İskender’in Sarı Şey’i (Sel), Birhan Keskin’in Soğuk Kazı’sı (Metis), Ömer Erdem’in Kireç’i (Everest), Mehmet Erte’nin Alçalma’sı (Yapı Kredi). Memet Fuat Genç Şiir Ödüllü Didem Gülçin Erdem’in Perdesiz’i (Yasak Meyve), Gökçenur Ç’nin Söz’e Mezar’ı (Yitik Ülke) bu yıl ilgiyle okuduğum şiir kitaplarıydı.
DENEME, ELEŞTİRİ
Can Yayınları’nın tatlı dilli güler yüzlü deneme ve eleştiri kitaplarından oluşan Kırk Merak ve Metis Yayınları’nın büyük özveriyle yayımladığı önemli eleştiri kitaplarının yanında yayınına başladığı ve ilk iki kitabı yayınlanan Bilge Karasu Edebiyat İncelemeleri Dizisi dikkati çeken iki yayıncılık girişimiydi. Thomas Bernhard’ın aldığı ödüllerin öykülerini anlattığı Ödüllerim (Yapı Kredi), Milan Kundera’nın yeni denemelerinden oluşan Bir Buluşma’sı (Can), Andre Gide’nin nihayet Türkçeye çevrilen özyaşam öyküsü Tohum Ölmezse (Can); eleştiri kuramının en önemli eserlerinden Lukacs’ın Tarihsel Roman’ı (Epos), Henry Troyat’nın 984 sayfalık Lev Tolstoy biyografisi (İletişim), edebiyat kuramcısı Auerbach’ın yazı ve mektuplarından oluşan Yabanın Tuzlu Ekmeği (Metis), Shakespeare’nin yaşamı ve eserleri hakkında yazılmış en önemli çalışmalardan, çok tartışılmış bir biyografi olan Stephen Greenblatt’in Shakespeare Olmak’ı (Can) yılın çeviri deneme, eleştiri ve biyografi kitaplarıydı.
Onlarca yıl süren bir dostluğun edebiyatla dolu kanıtları mektuplardan oluşan Tezer Özlü ‘ Ferit Edgü’nün Her Şeyin Sonundayım (Sel), Orhan Okay’ın birçok yeni bilgiyi gün ışığına çıkarttığı biyografisi Bir Hülya Adamının Romanı Ahmet Hamdi Tanpınar (Dergâh), Ahmet Oktay’ın deneme ve eleştiri külliyatının dördüncü cildi Emperyalizm, Roman ve Eleştiri (İthaki), Orhan Pamuk’u denemeciliğinin yeni ürünü Manzaradan Parçalar (İletişim), Selçuk Altun’un aforizma, alıntı ve kısa notlarından oluşan Kitap İçin 2 (Sel), İpek Çalışlar’ın çoksatanlar listelerine giren Biyografisine Sığmayan Kadın altbaşlıklı Halide’si (Everest), Celal Üster’in derleyip çevirdiği eski çağlardan günümüze ünlü yazarlar ve düşünürlerden özlü sözlerin yer aldığı Sözün Özü (Can), Doğan Hızlan’ın dostlarının ardından yazdığı veda yazılarından oluşan Anılarımda Yaşayanlar (Yapı Kredi), Haydar Ergülen ve Orhan Tekelioğlu’nun derledikleri Mehmet H. Doğan’ın ardından yapılmış en kapsamlı çalışma olan Şimdi O Güzel Bahçede (Kırmızı), Mario Levi’nin has İstanbullu olarak kentine yeniden baktığı İçimdeki İstanbul Fotoğrafları (Doğan Kitap), Nedim Gürsel’in Anadolu gezilerinin izlenimleri Derin Anadolu (Doğan Kitap), yarım asırı aşkın bir sürelik emekle oluşan Hasan Latif Sarıyüce’nin Anadolu Masalları (Kapı) da telif eserlerden aklımda kalanlardı.
Okuduğum Kitaplar Metin Celal, Cumhuriyet Kitap, 27 Aralık 2011
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.